Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ülkemizde Demiryolu Taşımacılığı

Ülkemizde demiryolu ekonomik, askeri, sosyal ve kültürel gelişimde etkin rol oynamıştır. 1923-1950 arası demiryolu açısından hem başlangıç hem de yatırım yılları olmuştur. Ekonomik kalkınma hamlesinin yapıldığı bu yıllarda demiryolu hammadde ve malzeme taşımalarında hayati rol oynamıştır. Gelişmiş ülkelerin demiryollarına baktığımızda sektörün değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre yeniden yapılandığı görülmektedir. Ülkemizde demiryolunun gelişimi için, taşımacılıktan demiryolu endüstrisine, eğitimden Ar-Ge’ye, yan sanayiden bakım-onarım hizmetlerine, müşavirliğe, altyapı inşaatlarından sertifikasyona kadar bütün alanlar da özel sektörün de işin içinde olduğu efektif bir mekanizmaya ihtiyaç olduğu görülmüştür.   Bunun ancak demiryollarımızın yeniden yapılandırılması ile mümkün olabileceği belirlenerek, bu konuda yasal bir altyapı oluşturulmuş ve demiryolu sektöründe serbestleşme sağlanmıştır. 01 Mayıs 2013 tarihinde Resmi Gazete ’de yayınlanan 6461 sayılı “Türkiye Demiryolu Ulaşt
En son yayınlar

Kombine Taşımacılık ve Demiryolu

Yapılan taşımacılığın türü, bilindiği gibi ekonomik büyümede önemli ve etkin bir rol oynamaktadır. Maalesef ülkemizde karayolu ile yük ve yolcu taşımacılığı oranı yaklaşık %90’lar civarındadır. Bugün tüm dünyada sadece karayolu taşımacılığına bağlı bir sistemin orta vadede sürdürülebilir olmadığı varsayılmaktadır.   Bu sebepledir ki; farklı taşımacılık türlerini dengeleyen, demiryolu, denizyolu ve lojistik alanında yatırım, yasal düzenlemeler ve iyileştirmeler gerektiren bütünsel bir taşımacılık sisteminin bir an önce tanımlanmalı ve başlatılmalıdır. Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu, kombine taşımacılığı “yüklerin tek bir araç veya birim yük halinde, farklı taşımacılık türleri kullanılarak ve farklı taşımacılık türlerine geçişte yükün elleçlenmeden taşınması” olarak tanımlanmaktadır. Kombine taşımacılık farklı taşımacılık türlerinin avantajlı yanlarını kullanarak taşımacılığı ideal hale getirmektedir. Ülkede üretilen malların uluslararası pazarlara ulaştırılm

OBOR PROJESİ VE TÜRKİYE

OBOR (One Belt One Road) Projesi; Çin’in merkezinde yer aldığı, Asya, Avrupa, Orta Doğu ve kısmen Afrika’yı da kapsayan, ulaşım ağları, telekomünikasyon ve enerji ağları ile uluslararası entegrasyonun hedeflendiği bir proje. Çin, OBOR sürecinde altyapı yatırımlarını önümüzdeki 30-35 yıl içinde tamamlayarak, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılı olan 2049 yılında projeye tüm yönleriyle işlerlik kazandırmayı planlamaktadır. OBOR Projesi oldukça geniş bir coğrafyaya yayılıyor. 69 ülke, dünya nüfusunun %65’i, dünya GYSYH’nin %42’si, bilinen enerji rezervlerinin %75’i ve dünya kara yüzölçümünün %40 kadarını kapsıyor. OBOR sadece altyapı projelerinden ibaret görülmemeli. Proje zaman içinde ticaret hukukunda uyum, serbest ticaret bölgeleri oluşturma, gümrük anlaşmaları ile uluslararası bir entegrasyonu da sağlayacaktır. Proje kapsamında Türkiye’nin de yer aldığı Orta Koridor’a yapılacak yatırımlar trilyon dolarlarla ifade edilmekte, sadece ulaştırma altyapısı için 40 milyar

Bir Demiryolu, Bir Tünel, Bir Mühendis…

Takvimler 1927 yılını gösterdiğinde dünyada hayat şimdikinden çok farklı bir şekilde akıyordu… Tüm yeryüzünde 2 milyar insan yaşıyordu ve henüz sadece bir Dünya Savaşı olmuştu. 1927 yılında ülkemizde yapılan ilk genel nüfus sayımında Türkiye’nin nüfusu 13 milyon 648 bin 270 kişi çıkmıştı. Atatürk Time Dergisi’ne ikinci kez kapak olmuş,   İstanbul Radyosu ilk yayınına Sirkeci’deki Büyük Postane Binası’nın bodrum katında yine bu yıl başlamıştı. Milli mücadeleden bağımsız bir devlet olarak çıkan, tüm yurdu demir ağlarla örmeye kararlı genç Türkiye Cumhuriyeti, “Bir karış fazla şimendifer” parolasıyla art arda demiryolu projelerini hayata geçirmeye başlıyordu. Bu çalışmalar kapsamında çıkarılan bir kanunla, Irmak – Filyos Demiryolu hattının yapımına da 1927’de başlanmış oldu.   Kömüre Giden Demiryolu Özellikle savaş dönemlerinde kömür sıkıntısının çekilmesi, Batı Karadeniz kömürlerine sadece denizden ulaşılması bir demiryolu inşasını zorunlu kılmaktaydı. Demiryolu sadec

Yüz Yıllık Bir Gazetenin Öyküsü...

Birinci Dünya Savaşı ardından 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi imzalanmıştı.  Mütareke şartlarına göre, ordu kayıtsız- şartsız dağıtılacak ve müttefik devletler ülkemizin istedikleri yerine çıkartma yapıp işgal edebileceklerdi. Mersin limanında işgal gemilerinden inen Fransız askerleri şehrin caddelerinde resmi geçit yapıyor ve vilayet binasından Fransız bayrakları sallandırılıyordu, Adana işgal altındaydı. Kapkara günler yaşanıyordu. Ne düzenli bir ordu kalmıştı, ne de silah… Tek bir şey vardı; umut ve vatan sevgisi… İşte bu günlerde Ahmet Remzi bey halka umut olmak, işgale karşı bilinçlendirmek için bir gazete çıkartmaya karar verdi. 25 Aralık 1918’de, Adana’nın işgalinden beş gün sonra yayın hayatına başladı Adana Gazetesi. İlk üç sayıdan sonra, Fransız İşgal Kuvvetleri tarafından milli mücadeleye destek verdiği için kapatıldı. Ahmet Remzi Bey yılmadı, valilikten izin alarak yeni bir gazete çıkartmaya başladı. Adı: Yeni Adana Gazetesi. Ancak 8. Sayıda gazeteyi