Ana içeriğe atla

Kaybolan rayların izinde...


Kağıthane – Kemerburgaz – Ağaçlı – Çiftalan Demiryolu
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, İstanbul’un Haliç kıyısındaki Kağıthane semtinde, ülkenin ilk kent ölçekli elektrik santrali kurulur. Silahtarağa elektrik santrali, İstanbul’u ve özellikle Dolmabahçe sarayını aydınlatmak amacıyla tesis edilmiş, Türkiye’nin ilk termik elektrik santralidir. 1911 yılında kurulan santral, 1982 yılına kadar faaliyetini devam ettirmiştir.
Silahtarağa Elektrik Santrali’nde elektrik üretimi kömür ile yapılmaktadır. Bunun yanı sıra, o dönemde İstanbul’da işleyen Şirket-i Hayriye vapurları, askeri ve özel fabrikalar, savaş gemileri ve demiryolları de hep kömürle çalışmaktadır. Kömür ihtiyacının bir kısmı Zonguldak’tan, büyük bir kısmı ise İngiltere’den ithal edilmektedir. Hatta 1913’de İngiltere’nin ihraç ettiği yıllık toplam kömür miktarının büyük bir kısmı Osmanlı Devleti tarafından ithal edilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ile kömür ihtiyacı Zonguldak ve yurt dışından karşılanamaz hale gelmiştir. Karşı cephemizde savaşa giren İngiltere’den gelen kömür alımı durmuş, Zonguldak’tan İstanbul’a kömür taşıyan çok sayıda gemi Karadeniz’de Rus’lar tarafından batırılmaktadır.
Kömür konusunda ortaya çıkan bu sıkıntılar yeni arayışları gündeme getirir. Bu noktada, İstanbul’un Karadeniz kıyılarında bulunan, varlığı Bizans döneminden bilinen, fakat hiç kullanılmayan kömür havzalarının değerlendirilmesi gündeme girer. Yapılan bir ön çalışma ile Ağaçlı ve Çiftalan havzalarında bulunan kömürün Zonguldak taş kömürü ile üçte bir oranında karıştırılması ile iyi verim alınacağı tespit edilir. Ve hemen Karadeniz kıyısındaki kömür havzalarından kömürü santrale nakletmek için bir demiryolu hattı kurulması kararlaştırılır.
Lokomotifler, vagonlar ve raylar Almanya’dan (Tuna üzerinden gemilerle) getirilerek Yeşilköy Şimendöfer Alayı depolarına ulaşır ve buradan Şirket-i Hayriye vapurları ile malzemeler Silahtarağa’ya ulaşır.
Demiryolu’nun başlangıç noktası Haliç’in son uç noktasındaki Silahtarağa’dır. Demiryolu hattı buradan Kağıthane deresini izleyerek Kemerburgaz’a ulaştıktan sonra iki kola ayrılmaktadır. Batıdaki kol Kağıthane deresini izlemeyi sürdürerek Uzunkemer’in altından geçip Ağaçlı’da Karadeniz kıyısına ulaşmaktadır. Bu hattın toplam uzunluğu 43 km.dir. Doğudaki diğer kol ise Belgrad Ormanının içinden Ortadere’yi izleyerek Çiftalan’da Karadeniz’e ulaşmaktadır. Bu kolun da uzunluğu 14 km.dir. Her iki hattın ucu Karadeniz kıyısından giden 5 km.lik bir hatla birbirine bağlanmış ve Kemerburgaz’dan sonra bir çember oluşturan demiryolunun toplam uzunluğu 62 km.yi bulmuştur.
Kağıthane-Kemerburgaz-Ağaçlı-Çiftalan Demiryolu’nun dört tane ana istasyonu bulunmaktadır. Bunlardan ilki Kağıthane istasyonudur. İkinci ana istasyon demiryolunun kollara ayrıldığı Kemerburgaz İstasyonu’dur. Üçüncü ana istasyon Ağaçlı’dadır. Dördüncü ana istasyon ise Çiftalan İstasyonu’dur. Ağaçlı ve Çiftalan istasyonları kömürün depolandığı ve vagonlara yüklendiği istasyonlardır. Ana istasyonların yanı sıra demiryolu tek hatlı olduğu için ara istasyonlar da yapılmıştır.

Ağaçlı ve Çiftalan kolları üzerinde buradaki arazinin yapısına bağlı olarak çok sayıda köprü, dolgu ve yarma yapılmıştır. Köprülerin tümü ahşaptır. Demiryolu güzergahı üzerinde her kilometrede bir üçgen kesitli büyük ve iki yüzünde de rakam bulunan, her yüz metrede bir de küçük ve bir yüzünde rakam bulunan kilometre taşları konulmuştur.
ilahtarağa ve Ağaçlı arasında kurulan ilk hat 1915’de biter ve işletmeye açılır. Böylece şehrin elektrik, fabrika ve savaş gemilerinin ihtiyacı karşılanmaya başlanır. İkinci hat olan Çiftalan hattı ise 1915-1916 döneminde 8 aylık bir sürede tamamlanır ve çalışmaya başlar.
Kağıthane Demiryolu, Anadolu’da süren Kurtuluş Savaşı sırasında da önemli görevler üstlenir. Silahtarağa’dan Kağıthane’ye doğru dere kenarında yer alan İngiliz işgal kuvvetleri tarafından mühürlenmiş olan Kağıthane Baruthanesi depolarındaki silah ve mühimmat, Kağıthane demiryolu üzerinden kaçırılır. Çavuş İbrahim efendinin kullandığı tren hareket etmekte, Kağıthane ve Ayazağa karakollarını sessizce geçerek Ağaçlı üzerinden Karaburun’a ulaşmaktadır. Trende 40 kadar asker bulunmaktadır. İbrahim Çavuş aldığı talimata göre, Ayazağa İngiliz Garnizonu’nun içinden geçerken trenin durdurulması söz konusu olursa askerlerini trenden indirip çatışmaya sokacak, tren ise hiç durmadan yoluna devam edecektir. Bir yıl boyunca bu talimatlara göre hareket edilir ve mühimmatlar Karaburun’da bekleyen takalara yüklenerek İnebolu’ya gönderilir.
Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’daki demiryollarının işletilmesi için demiryolculara büyük ihtiyaç duyulduğundan Ankara’dan gelen talimat üzerine İstihkam ve Kıtaat-ı Fenniye Müfettişliği Şömendöfer Kısmı’nın 10 Nisan 1337 (1921) tarih ve 241 numaralı emri ile Kağıthane-Karadeniz Sahra Hattı Kumandanlığı’nın Kağıthane’deki binalarında bir Zabitan Şömendifer Kursu açılmış ve hocaları tayin edilmiştir. Burada yetiştirilen subaylar Anadolu’ya gönderilmiş ve Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’daki demiryollarının işletilmesi konusunda çok büyük hizmetlerde bulunmuşlardır.
Kağıthane-Kemerburgaz-Ağaçlı-Çiftalan Demiryolu’nu (diğer adıyla Karadeniz Sahra Hattı) gösteren haritalardan biri Yıldız IRCICA Arşivi’nde, bir diğeri ise Atatürk Kitaplığı’ndadır.
Birinci Dünya Savaşı sona erip, kömür sıkıntısı ortadan kalkınca 1920’li yıllarda hat atıl kalır. Cumhuriyet döneminde Etibank’a devredilen hat ve madenler işletilmek üzere ihale edilir fakat taliplisi çıkmaz. İkinci Dünya Savaşı’na kadar asker ve köylülerin ormanda odun nakli için kullanılan hat, 1952’lerde alınan bir kararla sökülür. Buradan çıkan malzeme Çanakkale’de askeri bölge içindeki bir başka maden bölgesine götürülür. Sonrasında ise lokomotif, vagon ve rayların akıbeti belirsizdir.
Söküm sırasında bazı ray parçaları köylüler tarafından alınarak ya bahçelerine direk olarak ya da civardaki dereleri aşmak için köprü olarak kullanılmıştır.
Yaşadığı zamanı kendi görüşünden kaleme alan, nakleden insanlar tarih açısından en önemli ve değerli kaynakları oluştururlar. Bu kaynaklar ilk elden olayların tanıklarıdır ve sonradan oluşturulan hatıratlardan çok daha değerlidir. Hele ki bu tarihe tanıklık eden insanlar fotoğraflarla, resimlerle olayları belgelemişlerse ortaya çıkan eser tamamen gerçek tarihe ışık tutar. Kağıthane Belediyesi’nin Haliç – Karadeniz Sahra Hattı hakkında yapmış olduğu araştırma sonucunda iki ayrı fotoğraf albümüne ulaşılmış. Biri hattın kuruluşu sırasında Hasan Mukadder Beyin çektiği fotoğrafların bulunduğu albüm (torunu Prof. Dr. Emre Dölen’e ait), diğeri araştırmacı koleksiyoner Mert Sandalcı’da buluna albüm. Bu iki albüm bir araya getirilerek “Kağıthane-Kemerburgaz-Ağaçlı-Çiftalan 1914-1916” adıyla Kağıthane Belediyesi tarafından kitaplaştırılmıştır. Bu kitabın ardından Kültür Bakanlığı bu hatla ilgili “Düş İstasyonları” adlı bir belgesel film yapmıştır.
2000 yılından itibaren de bu güzergahta “Kayıp Bir Demiryolu’nun İzinde” ismiyle kültür turları düzenlenmektedir. Bu kültür turuna katılan ve diğer tüm katılımcılar gibi orman içinde bir hayalin peşinde yürüyen yazar Akdoğan Özkan ise “Türkiye’de Ölmeden Önce Yapmanız Gereken 101 Şey” ismiyle hazırladığı kitabında bu tarihi hattın gezilmesine de yer vermektedir.
Kağıthane Belediyesi günümüzde hattın farklı belediye sınırlarında bulunması nedeniyle, tekrar hayata geçirilmesi konusunda girişimlere başlamış ve konuyu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aktarmıştır. Bu konuda TCDD Bölge Müdürlüğü’nden teknik proje desteği alınmış ve İstanbul Belediye başkanının talimatıyla İMP (İstanbul Metropolitan Planlama) bünyesinde bir Çalıştay grubu oluşturularak projelendirme üzerinde çalışmalara başlanmıştır.
Akıp giden zaman içinde bazı şeyler bir daha geri gelmeyecek şekilde değişir. Olaylar yaşanırken bunu anlamak, değerlendirmek çok zordur. Yıllarca önce kaybolmuş ve unutulmuş bu hattı tekrar hayata geçirmek ve işletmek ülkemizin endüstri mirasının korunmasına yönelik atılacak önemli bir adımdır.

Kaynak: Kağıthane-Kemerburgaz – Ağaçlı – Çiftalan Demiryolu (1914 – 1916) Kitabı Emre Dölen, Mert Sandalcı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ankara Gençlik Parkında Bir Küçük Tren…

İnsanların boş zamanlarını geçirdiği, ailece eğlendiği ve gezdiği mekânların günümüzdeki kadar alternatifi olmadığı devirlerde, Ankara Gençlik Parkı’nın kent sakinleri üzerinde güçlü bir cazibesi ve büyüsü vardı. Ankara’da doğup büyümüş ya da sonradan yerleşmiş olsun çoğu insanın yolunun bir şekilde düştüğü Gençlik Parkı, kim bilir kaç kuşağın anılarında silinmez izler bırakmıştır. Ünlü edebiyatçımız Rıfat Ilgaz “Gençlik Parkı”nı şu mısralarla anlatır; Bütün sokakları bu kentin Gençlik Parkı'na açılır, Bir sevgi ilkyaz sıcaklığında, Bir türkü yükselir uygarlıktan yana, Halktan yana, emekten yana, bilimden yana, Alır karamsarlığımızı götürür, Mavilikte açılır tomurcuk, Bir halı dokunur yurt güzelliğinde, Geleceğin yollarına serilir, Genç dediğin boy atmalı özgürlüğe doğru, Büyümeli yılların kısırlığında böyle dik, Gün ışırken yerini almalı en önde, Gençlik Parkı'nda coşkudan bayrak çekilmeli… Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara, başkent

Türkiye Ulaştırma Operasyonel Programı Kapsamındaki Öncelikli Projeler

Türkiye,  Avrupa ve Ortadoğu’nun yanı sıra Avrupa ve Asya arasındaki transit taşımacılığa ilişkin stratejik pozisyonu, mevcut ve potansiyel Türk limanlarının TEN-T (Trans Avrupa Ulaşım Ağı) ağında kavşak ve merkez liman olmaya uygun pozisyonu ve demiryolu sektörüne yapılan yatırımlar ve mevzuat düzenlemeleri ile avantajlı bir konumda bulunmaktadır.  Ulaştırma altyapısı konusunda uluslararası tecrübeye ve insan kaynağına sahip firmalar, Marmaray projesinin tamamlanması ardından yapılacak aktarmasız demiryolu taşımacılığı ve Türkiye’nin coğrafi yapısının etkin ve uzun mesafe demiryolu taşımacılığına uygunluğu da yine önemli avantajlar sağlamaktadır. Ulaştırma modları arasındaki dengesizlik maalesef hem sosyal hayatta hem de ekonomide önemli dezavantajlar yaratmaktadır. Ulaştırma Operasyonel Programı (UOP),Türkiye'nin Ekonomik ve Sosyal Uyum alanında ulaştırma sektörüne ayrılan Avrupa Birliği fonlarını Türkiye Ulusal Programı, Stratejik Çerçeve Belgesi ile AB’ye uyum amacıyla haz

CHESTER PROJESİ

Sanayi Devrimi’nin en büyük simgelerinden biri olan demiryolu Osmanlı İmparatorluğu’na birçok yenilikten daha önce girmiştir. Osmanlı İmparatorluk sınırları içindeki ilk demiryolu, İngilizlerin de teşviki ile Mısır’da İskenderiye – Kahire arasında inşa edilmiştir. Osmanlıyı Avrupa’ya bağlayan ilk demiryolu ise 1888 yazında işletmeye açılmıştır. Avusturya sınırından başlayıp Belgrad, Niş, Sofya ve Edirne’den geçerek İstanbul’a uzanan Şark Demiryolları Osmanlı başkentini artık doğrudan doğruya Viyana, Paris, Berlin ve Calais üzerinden Londra’ya bağlıyordu. Ulaşım, gittiği bölgelerde kültürel, iktisadi, siyasi ve askeri standardizasyona her zaman hizmet etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise isyanların başladığı, ülkenin zayıfladığı bu dönemde Osmanlı Devleti yöneticileri için ulaşım tüm bu özelliklerinin ve etkilerinin yanında “toprak birliğini güvence altına almak” için de en etkili ve öncelikli işlev olarak görülmüştür. Osmanlı demiryollarına yapılan yatırımın %90’ı yabancıy