Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’nun yanı sıra Avrupa ve
Asya arasındaki transit taşımacılığa ilişkin stratejik pozisyonu, mevcut ve
potansiyel Türk limanlarının TEN-T (Trans Avrupa Ulaşım Ağı) ağında kavşak ve
merkez liman olmaya uygun pozisyonu ve demiryolu sektörüne yapılan yatırımlar
ve mevzuat düzenlemeleri ile avantajlı bir konumda bulunmaktadır. Ulaştırma altyapısı konusunda uluslararası
tecrübeye ve insan kaynağına sahip firmalar, Marmaray projesinin tamamlanması
ardından yapılacak aktarmasız demiryolu taşımacılığı ve Türkiye’nin coğrafi
yapısının etkin ve uzun mesafe demiryolu taşımacılığına uygunluğu da yine
önemli avantajlar sağlamaktadır.
Ulaştırma modları arasındaki
dengesizlik maalesef hem sosyal hayatta hem de ekonomide önemli dezavantajlar
yaratmaktadır.
Ulaştırma Operasyonel Programı (UOP),Türkiye'nin
Ekonomik ve Sosyal Uyum alanında ulaştırma sektörüne ayrılan Avrupa Birliği
fonlarını Türkiye Ulusal Programı, Stratejik Çerçeve Belgesi ile AB’ye uyum
amacıyla hazırlanan plan, program ve strateji dokümanlarında yer alan
öncelikler doğrultusunda hazırlanmıştır. Özellikle Trans-Avrupa Ağları
kapsamında hazırlanacak projeler vasıtasıyla ve gerekli tedbirlerin alınması
suretiyle etkin, verimli ve hazmetme kapasitesi en yüksek seviyede kullanılmasını
sağlamak amacındadır.
UOP ile mevcut fon kullanım kapasitesini ve
üyelik sonrası sürece ilişkin Avrupa Birliği Yapısal Fonları ve Uyum Fonları
kapsamında fon kullanım düzeylerinin arttırılarak ekonomik ve sosyal uyumun
desteklenmesi ve bölgelerarası gelişmişlik farklarının azaltılması
amaçlanmaktadır.
UOP genel amaca uygun olacak şekilde
önceliklerini şöyle belirlemiştir;
·
Demiryolu altyapısının geliştirilmesi
·
Liman altyapısının geliştirilmesi
·
Teknik destek
Yine bu bağlamda ulaştırma
sektörünün ihtiyaçları, Türkiye’nin temel politikası ve TINA (Ulaştırma Altyapı
İhtiyaçlarını Değerlendirme Çalışması) çalışmasının sonuçlarıyla uyumlu olarak
iki öncelikli tedbir sunulmuştur.
1. Mevcut
TEN-T ile bağlantı sağlayan ve gelecekteki TEN-T ağları üzerinde bulunan
demiryolu hatlarının inşa ve/veya rehabilitasyonu
2. Gelecekteki
TEN-T üzerinde yeni limanların gerekli çok modlu hinterlant bağlantılarıyla
birlikte inşa edilmesi
Bu şekilde hem demiryolu ve liman
altyapısı için gereken yatırımları gerçekleştirmek ve hızlandırmak hem de
tedbirlerin ve projelerin konsantre seçilmeleri ile UOP’nin etkisini
pekiştirmek mümkün olacaktır.
Bu önceliklerin başarılması ile;
·
Çevresel olarak olumlu olan iki ulaşım modu
yoluyla (demiryolu ve denizyolu), Türkiye ile Avrupa arasındaki ticaret için
sürdürülebilir bir tedarik zinciri sağlamak,
·
Kilit bir öğe olarak Türkiye’nin bölgenin çok
modlu tedarik zincirleriyle bütünleşmesini sağlamak, Yakın Doğu, Ortadoğu;
Kafkasya ve Avrupa arasında bağlantı
·
Çok modlu tedarik zincirleri ile Türkiye’yi hem
Asya ile Avrupa hem de Asya ile Karadeniz arasında lojistik bir kavşağa ya da
merkeze dönüştürmesi
sağlanmış
olacaktır.
UOP tedbirleri ve TEN-T Kapsamlı Ağı
ile aynı doğrultuda, Katılım Öncesi Yardım Aracı 2007 – 2013 (IPA I) dönemi ve devamı IPA II 2014-2020 için sekiz proje
öncelikli olarak ele alınmıştır.
Öncelikli projeler;
·
Ankara – İstanbul Hızlı Tren Hattının Köseköy -
Gebze kesiminin Rehabilitasyonu ve Yeniden İnşaası
·
Irmak – Karabük – Zonguldak Demiryolu Hattının
Rehabilitasyonu ve Sinyalizasyonu
·
Filyos’ta Yeni Liman Yapılması, Altyapı İşleri
·
Samsun – Kalın Demiryolu Hattının yenilenmesi
·
Alanyurt – Afyon – Konya Demiryolu Hattının
Yenilenmesi
·
Malatya – Narlı Demiryolu Hattının Yenilenmesi
·
Halkalı – Kapıkule Demiryolu Hattının Yeni
İnşaası
·
Mersin Konteyner Limanının İnşaası
olarak
belirlenmiştir.
Bu projeler IPA Kapsamı içinde AB
Hibe Fonları ile yapılacaktır.
IPA finansal yardımları temelde aday bir ülke olarak Türkiye’nin
ulaştırma sektöründeki politikalarını ve mevzuatını AB’nin aynı sektördeki
stratejileri ve müktesebatıyla uyumla hale getirmesine yardımcı olacaktır.
AB ulaştırma politikası, Avrupa için rekabet edebilir ve kaynak etkin
bir ulaştırma sistemini hedeflemektedir. Bu da Avrupa 2020 stratejisini
(akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme) ve 2050’ye yönelik düşük karbonlu
ekonomi yol haritasını desteklemektedir.
AB’deki ulaştırma sistemleri petrole bağımlılığı azaltmak, ekonominin
rekabet gücünü artırmak ve sera gazı emisyonlarını düşürmek için birtakım temel
değişimler geçirecektir.
Düşük karbonlu bir toplum yolundaki bu değişimlerin yönlendirilmesi
ulaştırma politikasının merkezinde yer almaktadır ve AB kendi müktesebatını da
bunu destekleyecek şekilde uyarlayacaktır.
Ulaştırma politikası, AB’nin ortak politikaları arasında en fazla
düzenlemeye tabi olanlardan biridir ve bu alanda Türkiye’nin uyum sağlaması
gereken hacimli bir müktesebat vardır. Programın temeldeki teması, ulaştırma
sektörünün uzun dönemdeki sürdürülebilirliği ve ulaştırma sektöründeki
faaliyetlerde karbonu azaltıcı önlemlerin alınmasıdır.
AB’nin ulaştırmayla ilgili yayınladığı 2011 Beyaz Kitap 2050 yılı için
zorlu hedefler ortaya koymaktadır.
Amaç, yüzyılın ortasına gelinceye kadar
ulaştırma araç emisyonlarında %60 oranında azalma sağlanmasına katkıda
bulunmaktır. Türkiye ayrıca ulaştırma sektöründeki hedefleri zorlamayı ve bu
değişimleri yönlendirmek için IPA fonlarının yanı sıra diğer finansman
araçlardan yararlanmayı da düşünmelidir.
İlgili stratejilerin uygulanmasında anahtar
kurum Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (UDHB)dır. Türkiye’nin
yakın gelecekte yürürlüğe girecek Yeni Ulaştırma Operasyonel Planı, 10. Kalkınma
Planı, Türkiye Ulaştırma ve İletişim Stratejisi, İklim Değişikliği Ulusal Eylem
Planı ve Demiryolları Reform Stratejisi ve Eylem Planı’ndaki ilgili hedefleri
dikkate alacaktır.
Önümüzdeki dönemde ülkemizde
demiryolu taşımacılığı ve kombine taşımacılığın payının hak ettiği seviyelere
ulaşması için uygulamaya konulan bu projelerin önemli avantajlar sağlayacağına
inanıyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder