Ülkemizde demiryolu ekonomik, askeri, sosyal ve kültürel
gelişimde etkin rol oynamıştır. 1923-1950 arası demiryolu açısından hem
başlangıç hem de yatırım yılları olmuştur. Ekonomik kalkınma hamlesinin
yapıldığı bu yıllarda demiryolu hammadde ve malzeme taşımalarında hayati rol
oynamıştır.
Gelişmiş ülkelerin demiryollarına baktığımızda sektörün
değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre yeniden yapılandığı görülmektedir.
Ülkemizde demiryolunun gelişimi için, taşımacılıktan demiryolu endüstrisine,
eğitimden Ar-Ge’ye, yan sanayiden bakım-onarım hizmetlerine, müşavirliğe,
altyapı inşaatlarından sertifikasyona kadar bütün alanlar da özel sektörün de
işin içinde olduğu efektif bir mekanizmaya ihtiyaç olduğu görülmüştür. Bunun ancak demiryollarımızın yeniden yapılandırılması
ile mümkün olabileceği belirlenerek, bu konuda yasal bir altyapı oluşturulmuş
ve demiryolu sektöründe serbestleşme sağlanmıştır.
01 Mayıs 2013 tarihinde Resmi Gazete ’de yayınlanan 6461
sayılı “Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkındaki kanun”
kapsamında başlatılan yapılanma çalışmaları 2016 yılında tamamlanmış ve 01 Ocak
2017 tarihi itibariyle, TCDD Demiryolu Altyapı İşletmecisi, TCDD Taşımacılık
A.Ş. de Demiryolu Tren İşletmecisi olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Bu şekilde; TCDD’nin demiryolu altyapı işletmecisi olarak
yeniden yapılandırılmış, TCDD Bağlı Ortaklığı olan TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin
kurulması ile yük ve yolcu taşımacılığı yapması ve özel sektörün de yük ve
yolcu taşımacılığı yapmasının önü açılmıştır. Ayrıca demiryolu altyapı
işletmecisi ve tren işletmecisi olarak kamu tüzel kişileri ile şirketlerin
yetkilendirilmesi gibi konular da düzenlenmiştir.
2018 Yılı Kamu Yatırımları sektörler bazında, 10 sektör
arasında Ulaştırma sektörü 29 milyar TL ile en yüksek paya sahip olmuştur. Bu
pay içinde önemli bir kısım demiryolu sektörüne ayrılmıştır. Yine 2018 yılında
yurtiçinde taşınan yük miktarı 29,6 milyon ton, uluslararasında 2,10 milyon
tona ulaşmıştır.
Bugün ülkemizde 12.740 km ulusal demiryolu ağı üzerinde
demiryolu işletmeciliği yapılmaktadır. Ulusal demiryolu altyapı ağı Van Gölü ve
Marmara Denizi üzerinde kesintiye uğradığından demiryolu taşımacılığı
Tatvan-Van ve Derince-Tekirdağ arasında feribot ile sağlanmaktadır. Demiryolu
taşımacılığının artması ve gerek ulusal, gerekse Avrupa-Asya arasında transit
ulaşım olanaklarının arttırılması ve kombine taşımacılığın geliştirilmesi
amacıyla Doğu-Batı yönleri doğrultusunda kesintisiz bir demiryolu ana koridoru
oluşturulmalı bu konudaki projeler bir an önce hayata geçirilmelidir.
2018 yılı itibariyle 48 firmaya ait 3.932 adet şahıs vagonu
faaliyet göstermektedir ve yapılan toplam taşımanın %33’ü özel sektöre ait bu
vagonlarla yapılmaktadır.
Ülkemizde demiryolu her geçen gün gelişmeye devam etse de
önümüzdeki zorlu süreçte yapılması gereken önemli yatırımlar, mevzuat
düzenlemeleri, eğitimler, akreditasyonlar vb. çalışmalar vardır.
Demiryolunu daha verimli ve sürdürülebilir bir hale
getirebilmek için öncelikle altyapı kaynaklı tehditler/verimsizlikler ortadan
kaldırılmalıdır. Bu kapsamda; demiryolu ağının teknik ve geometrik yapısından
gelen verimsizlikler, bakım faaliyetleri kaynaklı hat kapamaları ve trafik
yönetiminden kaynaklı olumsuzluklar, hemzemin geçitlerin durumu, demiryolu
ağının karayolu ağına göre yetersiz olması sıralanabilir.
Serbestleşmeye geçiş sürecinde de birtakım sorunlar
yaşanmaktadır. TCDD Taşımacılık A.Ş.’ye verilen özel sübvansiyonlar, altyapı
işletmecisi kaynaklı sorunlar, mevzuat sorunları, nitelikli iş gücü temin
edilmesinde yaşanan sorunlar da bu kapsam da sıralanabilir.
Bir diğer önemli konu da demiryolu taşımalarında ortaya çıkan
operasyonel maliyetlerin düşürülmesidir ki sektörümüz açısından hayati önem
taşımaktadır. Bu önlemler arasında en önemlilerinden bir tanesi de demiryolu
taşımalarında kullanılan motorinden ÖTV alınmaması olacaktır. İlave olarak
elektirikli hatlarda rejenerasyon uygulamasına geçilmesi ve bu sistemin
kurulması da enerji tüketiminde en az %30 oranında bir tasarruf sağlayacaktır.
Ayrıca Karayolu ile yaşanan haksız rekabet uygulamalarının da
önüne geçilmelidir. Karayollarındaki denetim ve kontrollerdeki eksiklikler,
karayolu otoban geçiş ücretlerinin demiryolu geçiş ücretlerine göre düşük
olması, karayolu altyapısının demiryolu altyapısına göre standardının yüksek ve
mesafesinin daha kısa olması da taşımaların demiryolu aleyhine dönmesine sebep
olmaktadır.
Ülkemizin kalkınmasında ve ekonomisinde önemli bir yere sahip
olan demiryolu taşımacılığının her geçen gün artan farkındalık, yapılan
yatırımlar, maliyet avantajı, çevre etkileri ve küresel ulaştırma ağlarına entegrasyon
ile hızla gelişeceğine inanıyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder