Mersin limanında işgal gemilerinden
inen Fransız askerleri şehrin caddelerinde resmi geçit yapıyor ve vilayet
binasından Fransız bayrakları sallandırılıyordu, Adana işgal altındaydı.
Kapkara günler yaşanıyordu. Ne
düzenli bir ordu kalmıştı, ne de silah… Tek bir şey vardı; umut ve vatan
sevgisi…
İşte bu günlerde Ahmet Remzi bey
halka umut olmak, işgale karşı bilinçlendirmek için bir gazete çıkartmaya karar
verdi. 25 Aralık 1918’de, Adana’nın işgalinden beş gün sonra yayın hayatına
başladı Adana Gazetesi.
İlk üç sayıdan sonra, Fransız
İşgal Kuvvetleri tarafından milli mücadeleye destek verdiği için kapatıldı.
Ahmet Remzi Bey yılmadı, valilikten izin alarak yeni bir gazete çıkartmaya
başladı.
Adı: Yeni Adana Gazetesi.
Ancak 8. Sayıda gazeteyi beraber çıkarttıkları
arkadaşı Avni beyin “Kanuna Hürmet” başlığı ile işgal güçlerinin yaptığı
kanunsuzlukları eleştiren yazısı sonrası matbaaları Fransız askerlerince
basıldı ve tüm makinelere ve gazeteye el konuldu. Matbaa sahibi Emin bey ile,
yazıyı yazan Avni bey tutuklandı, Ahmet Remzi bey hakkında ise idam kararı
çıktı.
Ahmet Remzi bey için esas
mücadele şimdi başlamıştı. Hemen şehirden kaçarak, önce Kayseri’ye gitti. Bir
gazete çıkartmaya çalışsa da Adana’dan uzaklaştığı için istediği etkiyi
yapamıyordu. Adana’ya yakın olmalı, basılan gazeteleri gizlice şehre sokup
dağıtarak milli mücadeleye katkı sağlamalıydı. Baskı makinesini sırtına alıp
Adana’nın Karaisalı İstasyonuna gelerek gazetesini basmaya karar verdi. Tren
vagonuna matbaa kurdu.
Haksız ve zalim işgale karşı, tren
vagonunda basılan Yeni Adana Gazetesi “İşgale direnin!” diye feryat ediyordu. Milli
mücadele haberlerini yayıyor, halkı birliğe çağırıyordu.
Torosların eteklerindeki bir
istasyonda bekleyen vagonun içinde yayına hazırlanan gazetenin harfleri,
manevra yapan diğer vagonların sarsmasıyla her seferinde yerlere dökülüyordu.
Tekrar toplanıyor, tekrar diziliyordu harfler. Gazeteyi çıkartmaya çalışanlar en
sonunda istasyonun gar memuruna gidiyorlar; gazeteyi yetiştirmemiz lazım, böyle
her manevrada bizim vagona toslarsanız bu iş yetişmez diyorlar. Bunun üzerine
kör bir hatta çekiliyordu vagon.
Bir gün istasyona geliyorlar ki
bütün vagonlar gitmiş, matbaa vagon da yok, kör hat bomboş… Hemen gar memuruna
koşuyorlar. Matbaamız nereye gitti? Gar memuru; yukarılar Kuvayı Milliye’nin
eline geçti. Pozantı’ya doğru çıkıyorlarmış. Gece emir geldi, bütün vagonları
Belemedik İstasyonuna götürdüler.
Hemen vagonun olduğu Belemedik istasyonuna gidiyorlar. Vagonun içine çeki düzen verip yeni gazeteyi basmak için tekrar
hazırlıklara başlıyorlar. Yalnız bu baskıda, gazetenin logosunun yanındaki bölümde
bir de değişiklik yapıyorlar.
Gazete İdarehanesi: Karaisalı –
Belemedik İstasyonu.
Çaresi yoktu. Vagon nereye
giderse gazetenin yönetim yeri orası olacaktı.
Birkaç gün sonra Pozantı da
Fransızlar’ın elinden kurtarıldı. Vagon Pozantı’ya doğru yola çıktı. Bunca
taşınmaya matbaa mı dayanır? Artık pedal makinesi çalışmıyordu. Gazeteyi
basamaz duruma gelmişlerdi.
Haber salınınca, Mücellit Ali
Efendi birkaç gün içinde Pozantı’ya geldi. Hemen işe koyuldu. Elinde mermer taş
durmadan uğraşıyordu. İzleyenler merak ettiler.
-Sordular; Ali Efendi ne olacak
bu mermer taşı?
-Ali Efendi; Başka çare mi var?
İki yanına yivler açacağız. Sayfanın kalıbını bunun üzerine sımsıkı
bağlayacağız. Nemli kağıdı üzerine yerleştireceğiz ve merdane ile üzerinden
geçeceğiz. Yazılar da kağıda çıkacak.
-Ya gazetenin öbür yüzü?
-Bekleyeceğiz. Bir yüzdeki
mürekkepler kurusun sonra yine kağıtları ıslak bezler arasında tava alacağız ve
ikinci yüzünü basacağız. Haftada iki kere basılmayacak mı gazete? Yetişir.
Biraz kağıt vardı ama mürekkep
yoktu. Ama buna aldırmıyordu Ali Efendi. “Tasanız o olsun. Etraf orman, her yer
çıra. Sobalar sabah akşam gürül gürül yanıyor. Borular kurumdan tıkanıyor. Bana
bir de bezir yağı bulun gerisine karışmayın” diyordu.
İstasyondaki vagon matbaada, baca
kurumundan mürekkebiyle, kağıt yokluğundan helva kağıtlarına basılan Yeni Adana
Gazetesi Pozantı’daki ilk sayısını da böylece çıkartmış oluyordu.
Gazeteye haber toplamak, yazar
kadrosu oluşturmak, gazeteyi Adana’ya
sokup dağıtmak öyle kolay işler değildir. İşte bu gazete Ahmet Remzi beyin Yeni
Adana’sıdır.
Fransız işgaline karşı çıkan, tüm halkın tek umut ve haber kaynağı, Toroslar'ın eteklerinde basılan, kente gizlice sokulup dağıtılan özgürlük, bağımsızlık diye bağıran gazete...
Fransız işgaline karşı çıkan, tüm halkın tek umut ve haber kaynağı, Toroslar'ın eteklerinde basılan, kente gizlice sokulup dağıtılan özgürlük, bağımsızlık diye bağıran gazete...
Karaisalı Kelebek İstasyonundaki
vagonda 9. Sayı, Belemedik İstasyonunda 10-11-12. Sayı ve Pozantı’nın elimize
geçmesi ile 186. Sayıya kadar Pozantı’da çıktı gazete. Gazetenin yazı kadrosu, o sırada cepheden dönen yedek subaylarla daha da
güçlendi.
1921 yılında Ahmet Remzi, Pozantı'dan Adana'ya geçti ve
yaşadığı sürece gazetesini Cumartesi günleri hariç her gün düzenli olarak
yayınladı. Fransız askerlerinin gemilerine binip, geldikleri gibi
gittikleri günü gazetesinin manşetinden verdi. Harf devriminden 2 ay 21 gün
sonra yeni Türk harfleriyle çıkan ilk gazetelerden biri oldu.
Zaman içinde adeta bir basın okulu oldu; birçok gazeteci, yazar ve
şair yetiştirdi. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yeni Adana adlı şiirinde şöyle
der;
Yazının ayağa kalktığı
Gazete olduğu Adana´da
Bu sese dayanamamıştır saldırgan
Susmuştur çabucak…
Yeni Adana Gazetesi, 1965 yılında
New York’da “Dünya Basın Başarı Ödülü”nü, 1996 yılında “Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti Basın Ödülü”nü, 2015’de ise “Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Özel Ödülü”nü
aldı.
“Dünya Basın Başarı Ödülü”
töreninde ödülü veren Arjantinli Gazeteci; bir gazetenin büyüklüğü sayfalarının
adediyle veya tirajı ile ölçülemez, bir ruha ihtiyacı vardır. Size bu ruhu
taşıyan bir gazeteyi takdim ediyorum demiştir.
Kurtuluş Savaşı sırasında milli
mücadele ruhuyla Çukurova Cephesinin sesi haline gelen, yayın hayatına bir
vagonda başlayan gazete, Adana’da yüz yıldır çıkmaya devam etmektedir ve
ülkemizin hala yayınlanan en eski gazetesidir.
Yorumlar
Yorum Gönder