İnsanların boş zamanlarını geçirdiği,
ailece eğlendiği ve gezdiği mekânların günümüzdeki kadar alternatifi olmadığı
devirlerde, Ankara Gençlik Parkı’nın kent sakinleri üzerinde güçlü bir cazibesi
ve büyüsü vardı. Ankara’da doğup büyümüş ya da sonradan yerleşmiş olsun çoğu
insanın yolunun bir şekilde düştüğü Gençlik Parkı, kim bilir kaç kuşağın
anılarında silinmez izler bırakmıştır.
Ünlü
edebiyatçımız Rıfat Ilgaz “Gençlik Parkı”nı şu mısralarla anlatır;
Bütün
sokakları bu kentin Gençlik Parkı'na açılır,
Bir
sevgi ilkyaz sıcaklığında,
Bir
türkü yükselir uygarlıktan yana,
Halktan
yana, emekten yana, bilimden yana,
Alır
karamsarlığımızı götürür,
Mavilikte
açılır tomurcuk,
Bir
halı dokunur yurt güzelliğinde,
Geleceğin
yollarına serilir,
Genç
dediğin boy atmalı özgürlüğe doğru,
Büyümeli
yılların kısırlığında böyle dik,
Gün
ışırken yerini almalı en önde,
Gençlik
Parkı'nda coşkudan bayrak çekilmeli…
Genç
Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara, başkent olduğunda henüz tipik bir Anadolu
kentidir ama yüklü bir tarihe sahiptir. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren
modern bir şehir olarak planlanmaya başlanır ve bu kapsamda bütün batılı
kentlerde var olan “kent parkı” Ankara’da da yaratılmak istenir.
İncesu
Deresi’nin taşkın alanı olan 270.000 metrekarelik bataklık alan üzerine
kurulması planlanan Gençlik Parkı’na mimari açıdan iki anlam yüklenmiştir.
Bunlardan birincisi Ankara’nın hasretini çektiği yeşilin ve suyun birleştiği
bir alan yaratmak, ikincisi istasyondan kente girenlerin ilk girişte dikkatini
çekecek bir simge oluşturmak.
Gençlik
Parkının meydanında büyük bir havuz yer alacaktır. Bu havuzun ortasında bir
adacık, adanın çevresinde motor ve sandallar bulunacaktır. Adaya iki de köprü
ile bağlantı sağlanacaktır. Parkta gül bahçesi, kahveler ve gazinolar, Ankara
ikliminde yaşayacak kuşlar için bahçe, açık hava halk tiyatrosu, çocuk bahçesi,
labirent, yüzme havuzu, atlılar için 2.200 metre uzunluğunda bir gezi yolu
bulunacaktır.
Projenin
inşasına 1939 yılında başlanır ve 19 Mayıs 1943 yılında Başbakan, Meclis
Başkanı, Bakanlar ve milletvekillerinin bulunduğu bir törenle açılır.
Gençlik
Parkı’nı Ankara’nın simgelerinden biri haline getirmek için o dönemde posta pullarında,
posta kartlarında, hatta 100 TL’lik banknotun arka yüzünde bile resimleri kullanılmıştır.
Gençlik
Parkı kısa sürede Ankaralıların sosyal yaşamında önemli bir yere oturur. Hafta
sonu piknikleri, gazino ve eğlence aktiviteleri büyük havuzlu parkın etrafında
sürmeye başlar. Semaverle çay keyifleri, dönemin gözde sanatçılarının park
gazinosunda verdiği konserlerle park halkın sosyal hayatında önemli yer almaya
başlar. Ankara hatırası fotoğrafların
çoğunun arka fonu artık Gençlik Parkı’dır. 1944 yılında 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda
havuzda yüzme, kürek ve yelken yarışları düzenlenir.
1950’li
yıllarda tüm dünyada büyük bir ilgi ve sempati uyandıran minyatür tren
işletmeciliği, demiryolu ulaşımına önem veren ve bu yönde politikalar izleyen
Türkiye’de de gündeme gelmeye başlamaktadır. Halka ve özellikle gençlere
demiryolu taşımacılığını sevdirmek ve benimsetmek düşüncesi ile yola çıkan TCDD
İdaresi 1957 yılında verdiği bir kararla minyatür tren işletmeciliğini hayata geçirmek
için çalışmalara başlar.
Minyatür
Tren İşletmeciliği için seçilen mekan Ankara Gençlik Parkı’dır ve işletilmesi
planlanan minyatür trenler ithal edilmeyecek, Eskişehir Cer Atölyesinde
yetenekli Türk mühendisleri tarafından imal edilecektir.
Kararın
alınmasından 6 ay gibi kısa bir süre sonra Mehmetçik ve Efe adını taşıyan iki
minyatür tren lokomotifi 1957’de Eskişehir Cer Atölyesinde imal edilir. Tamamen
yerli emek ve sermaye ile üretilen bu trenlerin vagonları Adapazarı Cer
Atölyesinde, çelik döküm tekerlekleri ise Sivas Cer Atölyesinde yapılmıştır.
Her
biri 50 bin liraya mal olan lokomotiflerin sürati 20 km’dir ve mazotla
çalışmaktadırlar. 35 ton yük taşıma kapasitesine sahip lokomotiflerin çekeceği
vagonlar da Adapazarı Cer Atölyesinde imal edilir ve her biri 5 bin liraya mal
olur.
Türkiye
Lokomotif ve Motor Sanayii ya da kısa ismiyle TÜLOMSAŞ’ın web sitesindeki
tarihçe kısmına girildiğinde kronolojide 1957 yılının altında şunlar
yazmaktadır;
“Yıl 1957, Gençlik Parkı
bir bayram yeridir. Her şeyi ile Eskişehir Cer Atölyesinde üretilen iki küçük
buharlı lokomotif, “Mehmetçik” ve “Efe”, hem Ankara’yı, hem de Eskişehir’i
sevince boğar.1750 m2’lik bir güzergahta, Havuzbaşı ve Esmen adı verilen
istasyonlar arasında 20 km /h hızla gidip gelen 35 ton yük kapasiteli iki küçük
buharlı lokomotif bir yandan çocukların sevinçlerini, bir yandan Eskişehir Cer
Atölyesinin gururunu ve büyük lokomotifleri de üretebilmenin umudunu
taşır.
4 Nisan 1957’de Eskişehir’de (Çukurhisar) Çimento Fabrikası açılma merasiminde bulunan Başvekil Sayın Adnan Menderes, 05 Nisan’da Devlet Demiryolları Cer Atölyesine şeref vermiş ve Fabrikaların bütün müştemilatı ile bilhassa Çırak Okulunu gezerek tetkik etmiş, sanatkârlarla, İşçi Sendikaları ve Federasyon Heyetleri ile de hasbıhalde bulunmuşlardır. Daha sonra, halka, treni ve demiryolunu sevdirmek amacıyla o yıl Ankara Gençlik Parkında işletilecek olan minyatür trenlerin, hazırlanmış bulunan lokomotiflerinden birine binerek gezmiş ve çok beğenerek “Bu lokomotifin büyüğünü sizden istesem yapabilir misiniz?” demiştir.”
İlk
örnekleri İngiltere ve Almanya’da görülen minyatür trenlerin o yıllarda yüzde
yüz yerli sermaye ve emekle yapılmış olması Türk demiryolculuğunun sanayi
gücünü en iyi şekilde ortaya koymaktadır.
Ankara
Gençlik Parkında küçük trenlerin parkı çepeçevre dolaşabilmesi için raylar
döşenerek 1.750 metre uzunluğunda kapalı bir ring inşa edilir. Ayrıca güzergâh
üzerine dört adet minyatür istasyon yapılır. Bu istasyonlardan biri parkın Ulus
kapısı girişine metro şeklinde inşa edilir. Tünel şeklindeki istasyon 105 metre
uzunluğundadır ve içinde geniş peronlar, bir adet pastane, bir gazete bayii ve
otomatik telefon kabini bulunmaktadır. Bu minik istasyon aynı zamanda
Ankara’nın ilk metrosu olma özelliğini de taşır.
Diğer
üç istasyon ise eski ağaç köprünün bulunduğu yere, Meclis tarafından girilen
kapının yanına ve Lunapark arkasına yapılır. Ayrıca hat güzergâhı içinde iki
adet bariyerli hemzemin geçit, iki adet üst geçit ve iki adet de alt geçit
mevcuttur. Buralardaki çelik köprüler, bariyerler ve diğer tesisler de
Eskişehir Cer Atölyesinde üretilmiştir.
Gençlik
Parkına kurulan minyatür tren işletmesinin iki lokomotifine ve dört istasyonuna
verilecek isimler için TCDD 2. İşletme Müdürlüğünce bir yarışma düzenlenir.
TCDD Basın – Yayın Müdürlüğünün ilan ettiği yarışma sonuçlarına göre
lokomotiflere “Mehmetçik” ve “Efe” istasyonlara ise Esmen, Köprü, Yalı ve
Havuzbaşı isimlerinin verildiği açıklanmıştır.
Minyatür
tren işletmesi isim yarışmasını kazananlara TCDD İdaresi tarafından ödül olarak
talep ettikleri şehirlerarası istasyonlar için gidiş – dönüş yurtiçi permisi (ücretsiz seyahat etmeyi sağlayan belge)
verilmiştir.
Adapazarı
Cer Atölyesinde üretilen iki katara takılı 20 yolcu vagonuna da “Beden
Terbiyesi Genel Müdürlüğü”nden istenen yirmi spor kulübünün adı verilmiş,
kulüplerin adları ve amblemleri de vagonlar üzerine işlenmiştir. Bu kulüpler;
Demirspor, Ankara’dan Ankaragücü, Gençlerbirliği, Hacettepe, Yolspor, Adana’dan
İdmanyurdu, Bursa’dan Acaridman, Merinos, İskenderun’dan Denizgücü, İstanbul’dan
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Vefa, Adalet, İstanbulspor, İzmir’den Altay,
Altınordu, Konya’dan İdmanyurdu, Şekerspor ve Samsun’dan 19 Mayıs Gençlik Spor
kulüpleridir.
Küçük
tren hattının açıldığı 01 Haziran 1957 günü 40 bini geçen yolcu sayısı aynı yılın
sonunda 223 bini geçmiştir.
1750
metre olan ve dört istasyon bulunan güzergahta seyir süresi 15 dakikadır.
Trenler 20 dakika ara ile işletilmekte ve bir katar saatte üç tur yapmaktadır.
Bilet ücreti 50 kuruş olarak belirlenmiştir. Cer araçları ve güzergâh altyapısı
TCDD’ye 750 bin liraya mal olmuştur.
Ankara
Gençlik Parkına çok farklı bir özellik katan ve en çok ilgi gören eğlence
vasıtası olan bu minyatür tren işletmesi TCDD ailesinin idarecisi, mühendisi,
memuru ve işçisiyle tamamen yerli sermaye ile yaratma ve yaşatma gücünün ortaya
çıkardığı bir semboldür.
Eskişehir
Cer Atölyesi’nin şimdiki adıyla TÜLOMSAŞ’ın 1957 yılında ürettiği Efe ve
Mehmetçik Lokomotifleri Gençlik Parkında halkımıza demiryolunu sevdirme ve
eğlendirme aracı olmasının ötesinde daha büyük lokomotiflerin yapılabilmesinin
bir ön denemesi, sanayi tarihimiz için önemli bir milattır.
Nitekim Efe ve Mehmetçik Lokomotiflerinin
imalinden bir yıl sonra 1958 yılında, Eskişehir Cer Atölyesi, Eskişehir
Demiryolu Fabrikası adıyla yeni ve büyük hedefler için organize edilir. Bu
hedef ilk yerli lokomotifi imal etmektir. 1961 yılında, Türk işçi ve
mühendislerinin gururu, 1915 beygir gücünde, 97 ton ağırlığında, 70 km/h hız
yapabilen ilk Türk buharlı lokomotifi Karakurt imal edilir. Ve ardından yine
aynı yılda, 1961’de Türkiye’nin ilk otomobili Devrim bu fabrikada üretilir ve Karakurt’un
çektiği bir katarla Ankara’ya getirilir.
Trenlerin
gıdaları su, kömür, ateş, mazot gibi gözükse de aslında görünmez bileşenleri de
vardır. Bunlar trenleri nasıl yürüteceklerini bilen, emekleri ve terleri ile bu
görevi tamamlayan insanlardır.
Efe,
Mehmetçik, Karakurt ve Devrim ülkemizin kendi sermaye ve iş gücüyle
üretilmişlerdir. Ülkemizin sosyal, kültürel olduğu kadar sanayi tarihinde de
çok önemli bir yeri hak ederler.
Ankara
Gençlik Parkında şimdi minyatür trenlerin yerinde yeller esiyor. Sadece anılarının
peşini bırakmayan bir avuç Ankaralı, kulağında düdük sesi ve yüzünde buruk bir
gülümsemeyle hala hatırlıyor minik trenlerini…
Yorumlar
Yorum Gönder